TARİH:  7 Şubat 2015
GAZETE/DERGİ: Birgün

ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜ

“Selma”, filmde bir kadının adı değil, ABD’de küçük bir kentin adı. Kentin önemi “civil rigths movement” diye adlandırılan, Siyahilerin oy hakkı mücadelesinde oynadığı rolden kaynaklanıyor. Selma, Amerikalı Siyahilerin oy hakları için büyük bir yürüyüş başlattıkları kent. Selma, Dallas’tan Montgomery, Alabama’ya kadar 1965’te gerçekleştirilen 80 km’lik bu yürüyüş, Siyahilerin oy hakkı kazanımında önemli bir rol oynuyor. Bu haftanın ikinci yürüyüş filmi ‘Yaban’ınkine göre oldukça kısa bu yürüyüş ama önemi daha büyük.

Yürüyüşün önderi Martin Luther King. King bir din adamı; Gandhi gibi King de şiddete karşı, barışçı mücadeleden yana. O dönem Amerikan Başkanı Lyndon Johnson ve Johnson, Vietnam’a bombayla ve soykırımla demokrasi getirmeye çalışıyor. FBI’ın başında ise J. Edgar Hoover denilen faşist var. Son dönemde “American Sniper” filmiyle yine faşist bir yapıta imza attığı söylenen Clint Eastwood, Edgar Hoover’ı insancıllaştıran “J. Edgar” adlı filme de imza atmıştı 2011’de.

BUGÜN GİT YARIN GEL
Johnson’la King film boyunca birkaç kez karşı karşıya geliyorlar. King, başkandan Siyahilerin oy hakkını kullanmalarını engelleyen uygulamaları durdurmasını istiyor; Johnson her seferinde zamanı değil diye geri çeviriyor. Polis ilk yürüyüşü, copla, biber gazıyla, kısacası orantısız şiddetle durduruyor. Gel de Erdoğan’a hak verme: Orantısız şiddetin kitabını yazanlar, AKP’yi nasıl eleştirir? Al birini, vur ötekine. Türk polisi hiç de yaratıcı değil; ne yaptılarsa, daha önce Batının polisi çoktan yapmış.

Amerikan polisi düşmanının kafasına kafasına vururken, Edgar Hoover ise bel altına çalışıyor. King’i karısına ispiyonlamaya, başka kadınlarla ilişkisini ifşa etmeye çalışıyor.

DEĞİŞEN NE OLUYOR?
Velhasılı kelam, sonunda kötü adamlar yeniliyor, Johnson insafa ve imana geliyor, Amerikalı Siyahiler oy hakkını kazanıyor. Kazanıyor da ne oluyor? Son seçimlerde rekor sayıda seçmen oy vermeye gitmemiş Selma’da. Zaten Amerika’da seçimlere ilgi son derece düşüktür. Çünkü al Demokratları, vur Cumhuriyetçilere. Kim kazanırsa kazansın, yoksul yine yoksuldur, zengin yine zengin. Hatta gidişata bakılırsa zengin daha zengin, yoksul daha da yoksul. Selma’da çocukların yüzde 60’ı, yoksulluk seviyesinin altında yaşıyormuş 2014’te (wsws.org). Seçimlere ilgi duymamalarının nedeni açık değil mi? Aman canım, Siyahiler oy verse ne olur, vermese ne olur diyecek değiliz. Versinler tabii ki. Hatta Obama gibi başkan da seçilsinler. Sonra da Obama, Beyaz Saray’da “Selma”ya özel gösterim yapsın, gururlansın, gert gert gerinsin. Yoksullar yine yoksul ve aç, dünya yine Amerikan bombalarıyla kan revan içinde, ne gam. Seçebiliyoruz ya, daha ne gerek bize?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com