TARİH: 1 Aralık 2018
GAZETE/DERGİ: Birgün
Oscar mevsimi başladı, iddialı filmler göçmen kuşlar gibi birer birer sinemalara geliyor. Yeşil Rehber (YR) bunlardan biri. YR, tam Oscarlık bir çalışma. Beyaz Amerikalıya kendisini iyi hissettirecek, bunu yaparken asla düşündürtmeyecek; düşündürtmek ne kelime bildiklerini de unutturacak bir film.
1960’ların resmen ırkçı Amerikası’nda bir Siyahla bir Beyaz birlikte yola koyulurlar: İtalyan asıllı şoför Tom Lip avam, ırkçı ve Siyah düşmanıdır ama işine duygularını karıştırmaz. Siyah müzisyen Dr. Don Shirley ise elitist ve “dandy” bir eşcinceldir. Güneyin ırkçı kentlerinde, toprak ağalarının evlerinde konserler verecektir Don Shirley iki müzisyen arkadaşıyla birlikte. Tom Lip de Shirley’nin özel şoförü olacaktır.
Don Shirley, ırkçı Güney’de hem el üstünde tutulur hem de aşağılanmanın dibini yaşar. Üstün müzisyen nitelikleriyle tırnak içinde şeref konuğudur. Ama konser vereceği mekânlarda, bazen yemek yemesine, bazen de çişini bile yapmasına izin verilmez. Çünkü Siyahların, Beyazların kullandığı tuvaletleri kullanması, onların yemek yediği yerlerde yemek yemesi, onların kaldığı otellerde kalması yasaktır. Don Shirley’yi değerli kılan şey, “saygın” bir müzik yapmasıdır. Klasik müzik eğitimiyle caza “ciddi” bir hava katmıştır Shirley. Hibrid bir müzik yapmaktadır.
Peki Beyazlarla aynı mekânda yemek yiyemeyen, tuvalete gidemeyen Shirley klasik müzik eğitimini nasıl almıştır? Sovyetler Birliği’nde, Leningrad’da! Bir tanıdığı ondaki yeteneği görüp, SSCB’de eğitim almasını sağlamıştır! Sosyalist Ekim Devrimi’nin hemen ardından eşcinselliği suç olmaktan çıkaran, eğitimi bedava yapan, eşitlikçi SSCB’de, ABD’de asla alamayacağı eğitimi almıştır Don Shirley. Ama Amerika, bütün dünyaya kendisini özgürlükçü diye, Sovyetler Birliği’ni ise insan haklarının hiç olmadığı bir ülke olarak satar, o başka.
“Gizli Sayılar” filminde, nasıl SSCB’de kadınların bilim yapmasının serbest, ABD’de yasak olması tartışılmıyorsa, bu filmde de SSCB’de Siyahlarla Beyazlarla eşitken, ABD’de ırkçılık olması hiç tartışılmıyor. Ne de ABD’deki ırkçılık karşıtı, sivil haklar mücadelesinin adı anılıyor. Peki ne yapılıyor? Zenciye nasıl zenci olması gerektiği öğretiliyor!
Siyah ve eşcinsel olarak ayrımcılığın katmerlisine maruz kalan Dr. Don Shirley, dramın Allahını yaşasa da geri plandaki figür olarak kalıyor film boyunca. Bütün o züppeliğiyle, baston yutmuş gibi duruşuyla, hatta kızarmış tavuk yemeyi bilmemesiyle has bir Siyah, hatta has bir Amerikalı değildir Shirley. Siyahların geleneksel yemeği kızarmış tavuğu nasıl yemesi gerektiğini Tom Lip öğretir Shirley’ye. Hani bir zamanlar bir devlet büyüğümüz, “bu ülkeye komünizm gerekliyse, onu da biz getiririz” demişti ya. Bu film, Beyaz kahramanı aracılığıyla “bu ülkeye zenci kültürü gerekliyse, onu da biz getiririz”, der gibi duruyor ve Shirley’ye kendi kültürünü öğretiyor. Tamam Shirley, SSCB’de konservatuvara gitti ama o zamana kadar sarayda mı yaşadı? Ya da SSCB’de adab-ı muaşeret mi öğrendi?
Tony Lip de değişiyor filmde elbette. Başlangıçta Siyahların kullandığı su bardaklarını, bir daha kullanılamayacak kadar kirlenmiş diye çöpe atan Lip, Shirley’ye uygulanan ırkçılığa tanık olunca, kendi ırkçılığından tamamen kurtuluyor! Hatta Shirley’ye bir nevi yuva, bir nevi aile bile sağlıyor!
Shirley, üstün yetenekli bir müzisyen değil de sıradan bir Siyah olsaydı, bütün bunlar elbette olmayacaktı. İnsan olduklarını fark ettirebilmek için, Siyahların çok yüksek bir yerden başlamaları gerekiyor ama bu, filmin mesajı değil elbette. Bu, filmin farkında olmadan yaptığı şey.
Yetenekli bir oyuncu olan Mahershala Ali’nin çok kötü bir performans sergilediği, Vigo Mortensen’in ise yine de iyi olmayı becerdiği, klişelerle dolu banal bir film Yeşil Defter. Ama birkaç Oscar almasını beklerim.