TARİH: 22 Mayıs 2010
GAZETE/DERGİ: Birgün
Vergi istemezük!
Hollywood blockbuster’larının yeni sloganı iki hafta içinde netleşiverdi: Vergi İstemezük! Ne alaka diyenlere bir zahmet geçen haftaki “Robin Hood” yazımı okumalarını rica edeceğim. Evet, kendine “tea party” diyen, bir açıdan liberter, bir açıdan muhafazakâr, bir açıdan ise düpedüz faşizan yeni hareket anlaşılan büyük stüdyoların sahiplerinin de duygularına tercüman oluyor. Robin Hood’dan sonra ‘Pers Prensi: Zamanın Kumları’ da vergi karşıtı bir mesaj taşıyor. Vergiyi istemeyenlerin büyük kapitalistler olması, sosyal devlet karşıtlığına işaret ediyor. Yoksullar başlarının çaresine baksın, her şeyi devletten beklemesinler, devlet de bizden vergi beklemesin diyorlar ve Hollywood’un propaganda aracı olan blockbuster’lar da bu mesajı kitlelere taşıyor. Pers Prensi tam bir oryantalist kitsch örneği. Erkek görünce derhal orgazmik sesler çıkarmaya başlayan harem kadınları filan eksik değil. Bir bilgisayar oyununu temel alan senaryosu tarih içinde serbestçe dolaşıyor. Zaten filmin öyküsünde de zamanda geri gitme nosyonu mevcut. Pers Sultanı bir gün sokakta gördüğü ve cesaretine hayran kaldığı Destan (Jake Gyllenhaal) adlı bir çocuğu evlat ediniyor. Gel zaman git zaman Destan, sultanın iki öz oğlu ve sultanın kardeşiyle birlikte sefere çıkıyor. Kitle imha silahları barındırdığı (!) düşünülen Alamut şehri, sultanın uyarısına rağmen ele geçiriliyor. Kitle imha silahları meğerse yokmuş ama Alamut’ta yine de acayip bir silah varmış. Bu acayip silah zamanı geriye götürebilen bir kamaymış. Meğerse kötü amca (Ben Kingsley) zamanı geri götürüp, kardeşini ölüme terk etmek ve kendisi sultan olmak istermiş… Evet görüldüğü gibi filmde bir miktar Irak işgalinden dolayı günah çıkarma da mevcut, tıpkı ‘Yeşil Bölge’de olduğu gibi. Çok geç ve anlamsız ne yazık ki.