TARİH: 16 Eylül 2017
GAZETE/DERGİ: Birgün
İyi başlayan bir film “O”. Kanalizasyonda yaşayan Dans Eden Palyaço Pennywise’ın ya da O’nun ortaya çıktığı an gerçekten çok ürkütücü. Kâbus gibi. Bilinçaltımızda yaşayan her türlü korkunun o nemli, pis karanlıktan çıkıp, zuhur etmesi gibi. Filmin bu bilinçaltı korkularla uğraşacağı, filmin kahramanlarını oluşturan ergen çocuk grubunun ruhunu deşeceğini zannediyorsunuz. Ama olmuyor. Yüzeyde kalan birkaç dokunuştan sonra, “Çocuklar! Birlikten kuvvet doğar, korkularınızın üzerine gidin!” mesajlı bir ders filmi izlemeye başlıyoruz. “Kaybedenler Kulübü” adındaki grubun tek kız üyesinin babası, kızına tacizde bulunuyor. Bunun kızın ruhunda nasıl yaralar açtığına dair bir şey yok. Tabii babasına öfkeli kızcağız ama arada sigara içmesi dışında hiç de yaralı biri gibi değil. Diğer çocukların da ebeveynleriyle sorunları yüzeyde. Politik olarak bir şey söylüyor mu film? Grubun tek Siyah üyesi üzerinden bir şey söyleme şansı var ama orada da akılda kalıcı bir şey yok. Peki O karakteri gerçek mi, metafor mu? Hem gerçek hem de metafor. Neden o kasabada özellikle ortaya çıkıyor, neden 27 yılda zuhur ediyor, bir açıklaması yok. Belki devam filminde bir şeyler anlayacağız. O zamana kadar bu filmden aklımızda pek bir şey kalmayacak, o başka. Kısacası anlam arıyorsanız, bu filmde yok. Bir sahne için 2,5 saat salonda oturmaya değmiyor.