TARİH: 8 Eylül 2010
GAZETE/DERGİ: Birgün
SENİ UZAKTAN SEVMEK
Sanki Judd Apatow ekibinden birkaç hafta önce seyrettiğimiz ‘Zorlu Görev’in (Get Him To The Greek) daha kadınlara yönelik bir versiyonu gibi “Seni Uzaktan Sevmek”. İki filmde de erkek karakter bir müzik şirketinde çalışıyor. İki filmde de kadın karakter iş icabı başka bir şehre taşınmak zorunda kalıyor. İki filmde de erkek karakter kadını izlemeye karar veriyor. İki filmde de bolca belden aşağı konuşmaya tanık oluyoruz. Ve iki filmde de diğer erkek karakterler son derece çocuksular, ergen düzeyindeler. Ergenleri konuşmalarının önemli bir bölümü mastürbasyon tekniklerini paylaşmakla geçiyor. Aslında daha olgun gibi gözüken romantik çiftimiz de pek olgun sayılmazlar. Birbirleriyle bir oyuncağın başında tanışıyorlar! Garret (Justin Long) romanstan pek anlamadığı için kız arkadaşı tarafından terk edildiği gece gittiği kulüpte Erin’i (Drew Barrymore) bir bilgisayar oyununun başında buluyor. Erin meğerse bu oyunun efsanevi rekortmeni değilmiymiş! Çift çıkmaya başlıyor ve romans ilkokul anket defterleri düzeyinde ilerliyor. “En sevdiğin şarkıcı kim, en sevdiğin renk ne ?” düzeyindeki derin diyaloglar çifti birbirine bağlamaya yetiyor. Tabii, denize kıyafetlerle girme sahneleri gibi klasik romans anları da var filmde. Artık romantik komedilerin olmazsa olmazı olan ergen muhabbetini yapmak da Garret’in kankalarına düşüyor. Çiftimiz neden bu kadar az gelişmiş derseniz, bunun cevabını belki de yaşadıkları iş ortamlarında bulabilirsiniz. Garret’ın çalıştığı müzik şirketi görece derin işler yapan müzisyenlerle ilgilenmiyor ve ergenlere hitap edecek gruplar peşinde koşuyor. Erin’in olmak istediği gazetecilik mesleği can çekişiyor ve iş güvencesi diye bir şey kalmamış. Birbirini seven iki genç yetenekli insan aynı şehirde iş bulamıyorlar, buldukları işler ise ne kendilerinin ne de başkalarının yapmak istediği türden. Filmin bir sistem eleştirisi yapma niyeti olmadığı ortada ama durumun vahimliği görülmeyecek gibi değil. Böyle geri bir toplumsal hayata böyle geri kalmış karakterler karşılık geliyor. Onların romansı da, anket defteri düzeyinde kalıyor ancak. Zavallı dünyamız, ne hale geldi yılların neo-liberal uygulamalarından sonra!