TARİH: 9 Haziran 2012
GAZETE/DERGİ: Birgün
SEZAR ÖLMELİ
Sezar Ölmeli”, eli yüzü düzgün, insancıl bir film ama akıllarda yer edecek, kafaları karıştıracak bir film de değil.
Taviani Kardeşler (Paolo ve Vittorio) birlikte film yapmaya 58 yıl önce başlamışlar. Bu yazıyı okuyanların birçoğunun babası bile o tarihte doğmamış olabilir. Bugün 80 yaşının üstündeki iki kardeş 1974-1984 arasında sinemanın en parlak “auteur” yönetmenleri arasındaydılar. 1977’de Cannes’da Altın Palmiye’yle birlikte FIPRESCI ödülünü de kazanan filmleri “Babam ve Ustam” Türkiye’de o kadar iyi bilinir ve sevilirdi ki, filmi İtalyanca bilmeyenler bile orijinal ismiyle yani “Padre Padrone” diye anardı… “Babam ve Ustam” neredeyse dilimize yerleşen bir kalıp bile oldu. Sardunyalı çoban çocuğun hayatla ve babasıyla mücadelesini ve kendisini eğitmesini, İtalyan yeni gerçekçiliğine benzer bir üslupla anlatan film bizim insanlarımızdan da söz eder gibiydi ve belki de en çok bu yüzden sevmiştik onu.
Taviani Kardeşler daha dar bir kitle için “Kaos” adlı bir başyapıt daha ürettiler 1984’te. Bu filmden bazı sahneleri arada sırada seyretmek insanı kanser gibi hastalıklardan koruyabilir, benden size söylemesi. “Kaos”tan sonra Taviani’ler düşüşe geçtiler ve yıllarca kayda değer bir film yapamadılar. “Sezar Ölmeli” onların yaklaşık 30 yıldır yaptıkları en başarılı film. Bu yıl Berlin’de Altın Ayı’yı kazandı “Sezar Ölmeli”. Fakat bu filmi, mesela geçen yılın Berlin galibi “Bir Ayrılık”la karşılaştırmak Taviani’ler için iyi sonuç vermez. “Sezar Ölmeli”, eli yüzü düzgün, insancıl bir film ama akıllarda yer edecek, kafaları karıştıracak bir film de değil. İtalya’nın Roma kentindeki Rebibbia Hapishanesi’nde kalan gerçek mahkûmlara bir tiyatro oyunu sahneleme olanağı verilir. Seçmeler yapılır. Başarılı olanlar Shakespeare’in “Sezar Ölmeli” adlı oyununu sahnelerler. Filmin zayıflığı, oyuncu mahkûmları temel bazı özellikleri dışında gelişkin karakterlere dönüştürememesi. Bunu yapmaya muhtemelen hapishane koşullarında zaten olanak yoktu. Ama ne Sezar’ı ne de Brutus’u oynayan mahkûmları bile doğru dürüst tanıyamayız. Bir oyunun sahnelenmesi açısından bakacak olursak, herhalde “Sezar Ölmeli”yi baştan sona izlemek daha anlamlı olurdu. Oysa film oyunun kopuk kopuk bir sunumunu yapıyor sadece. Ama ne var: Film seyircisine azılı suçluların da insan olduğunu hatırlatıyor. Ayrıca sanatın değiştirici gücünü de gösteriyor. Bunlar da az şey değil derseniz “Sezar Ölmeli” tam size göre. Ben bunları zaten biliyordum diyorsanız da, olsun yeniden hatırlamakta zarar yok.