TARİH:  10 Mayıs 2008
GAZETE/DERGİ: Birgün

İki ayrı “Münferit” filmi seyrettim. 2007 Antalya Film Festivali’nde ilk kez seyrettiğim “Münferit”le, geçtiğimiz günlerde basın gösteriminde izlediğim “Münferit” arasında önemli farklar var. Sizin izleyeceğiniz “Münferit” bu ikincisi olacağına göre, eleştirimi onu temel alarak yapmalıyım ve ilkini unutmalıyım ama bu gerçekten zorlayıcı olacak gibi.

Darwin, ortama en iyi uyum sağlayan ayakta kalır derken çok önemli bir gerçeği formüle etmişti. Genellikle en güçlünün hayatta kalacağı şeklinde yanlış bir şekilde aktarılır bu tez. Oysa en iyi uyum sağlayan ne en iyi olandır ne de en güçlü olan. Bir Nazi toplama kampından hangi tutukluların sağ çıkma ihtimali daha yüksektir mesela? O ortama kimler en iyi uyum sağlar? Uyum sağlamak için bir tür zeka şarttır muhakkak ama bu bencil ve kötücül bir zekadır çoğunlukla. Çünkü o ortamda iyiliğin hükmü yoktur. “Münferit” suyu kirden iyice bulanmış bir akvaryumda yaşayan balıklara benzetiyor “şirin” Ege kasabasının insanlarını ve daha genelde de memleket halkını. Burada hayatta kalacak olanlar kimler olacaktır? En duyarlılar mı yoksa pisliğe en iyi uyum sağlayanlar mı? Aslında ilk izlenimim öyle olmamıştı ama şimdi düşününce filmin Antalya’daki versiyonunun daha karanlık ama daha tutarlı olduğunu düşünüyorum. Ve hatta kara film türüne karanlık bir kadın kahraman vasıtasıyla daha da yakın olduğunu. Ama o versiyon artık belki sadece dvd’lerde olacağına göre yenisine bakalım.

MAVİ KADİFE GİBİ

“Münferit” önemli bir işe soyunmuş ve kısıtlı olanaklarına rağmen bunu gayet de iyi başarmış bir film. Şirin Ege kasabası mitini bir defa ters yüz ediyor. Bir nevi “Mavi Kadife” gibi “Münferit”. Dışardan sakin görünen kasabada yalanın bini bir para. Herkes birilerini aldatıyor neredeyse ve en kötü olanlar bu ortamdan en çok nemalanıyorlar. En kötü kişi bize en başta telefon memuru (Ali Erkazan) gibi geliyor. Kasabadaki kadınların sırlarını dinleyip kaydettikten sonra kadınlara şantaj yapıyor, onları kendisiyle cinsel ilişkiye girmeye zorluyor. Bunlar arasında hamile bir lise öğrencisi genç kız da var.

Kasabaya yeni gelen öğretmen Aylin (İdil Fırat) de telefoncunun ağına düşüyor. Aylin’in sırrı ise, kocasının bir trafik kazasında iki çocuğun ölümüne sebebiyet vermesi ve ardından kaçması. Biz ise bütün bunları, denizden çıkarılan cesetlerin ardından yapılan bir soruşturma sırasında öğreniyoruz. Telefoncunun daha büyük bir oyunun, büyük sermayenin kanlı dolaplarının küçük bir parçası olduğu da, bu sırada ortaya çıkıyor. En kötü sıfatı artık onun için fazla büyük kaçıyor. Kötülüğün kalbi sistemin ta merkezinde atıyor. Soruşturmayı yürüten müfettişlerin asıl derdi ise gerçeği ortaya çıkarmak değil, sistemin sorgulanmasını engellemek ve olayı sınırlı bir çerçevede tutmak. Filmin adı da buradan geliyor zaten. Korkacak bir şey yok, bu sadece bir trafik kazası (sudaki cesetler mavi bir Vosvos’tan çıkıyor)!

“Münferit” başarılı bir gerilim atmosferi yaratıyor. Filmin yönetmeni Dersu Yavuz Altun ilk kez uzun metraj bir filmde karşımıza çıkıyor ama sağlam bir tiyatro ve kısa film geçmişine sahip. Oyuncular ise tiyatro kökenli olmanın avantajını genellikle iyi kullanıyorlar. Sonuç olarak kısıtlı olanaklarla ve çok kısa bir sürede çekilmiş olmasına rağmen “Münferit” yılın kayda değer yerli filmleri arasında yerini alıyor ve yönetmenin sonraki filmlerini heyecanla beklememize neden oluyor.   

Münferit Yönetmen: Dersi Yavuz Altun Oyuncular: Ali Erkazan, İdil Fırat, Mahir İpek,Serhat Nalbantoğlu Yapım Yılı: 2007

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com