TARİH:  18 Haziran 2016
GAZETE/DERGİ: Birgün

Genç ve güzel Amerikalı dadı, İngiltere’ye çocuk bakmaya gider. Çalışacağı yer ıssızlığın ortasında bir şatodur. Yaşlı İngiliz çift, dadıyı çocukla tanıştırınca filmin ilk sürprizi ortaya çıkar. Çocuk dedikleri cansız bir kukladır. Çiftin kafayı yediklerini düşünen dadı, gözlerimi kaparım maaşımı alırım mantığıyla çalışmaya devam eder. Zaten onun da Amerika’ya gelme nedeni sadece para değildir. Amerika’da bıraktığı sevgilisi kenisine şiddet uygulamaya başlamıştır ve ondan kaçmaktadır. Yitirdiği bir ilişkisi, hayalleri vardır.

İngiliz çiftin görünen deliliklerinin altında büyük bir kayıp yatmaktadır. Brahms adlı çocukları, çıkan bir yangında ölmüştür ve kukla gerçek Brahms’ı ölen çocuklarının yerine koymaktadırlar. Sonradan öğreneceğimiz üzere, dadı da sevgilisinin darbesiyle hamileyken çocuğunu düşürmüştür. O da bir çocuk kaybı yaşamaktadır.

Ev sahiplerinin bir geziye çıkmasıyla, dadı ve kukla evde yalnız kalırlar. Dadı kuklaya, gerçek bir çocukmuş gibi davranmaz haliyle. Ama bunun bir bedeli olduğu ortaya çıkar. Kukla sanki gerçekten de canlıdır ve hoşnutsuzluğunu çeşitli yollardan belli eder. Bir süre sonra, dadı da kuklayı, kendi kaybettiği çocuğunun yerine koyar ve ona gerçek bir çocukmuş gibi davranmaya başlar.

Film, sürprizli finaliyle bir çuval inciri berbat etmeden önce aslında gayet ilginç. Yasını yaşayıp aşamamak, kaybın gerçeğini kabul edememek insanları sağlıksız notalara sürükler. Hem dadının hem de ev sahiplerinin çocuklarının kaybınının ardından girdikleri acılı süreci atlatamadıkları, orada takılıp kaldıkları ve akıldışı yollara saptıkları düşünülebilir…

Bir başka bakış açısıyla filmin eski dünyayla yeni dünyayı, feodal dünyanın aristokrasisiyle, kapitalist dünyanın rasyonel yeni insanını karşılaştırdığı da düşünülebilir. Guillermo Del Toro’nun “Kızıl Tepe”sinde (Crimson Hill) böyle bir karşıtlık vardı örneğin.

Fakat sanki yönetmen filminin böyle açılımları olabileceğinin farkında değilmiş gibi. Film, bütün bu yorumlama olanaklarını desteklemeyen görünüşte rasyonel ama saçma bir finalle bittiğinde geride bir tatminsizlikden başka bir şey bırakmıyor. Bazen irrasyonel olan rasyonel olandan daha gerçekçidir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com