TARİH:  17 Kasım 2008

GAZETE/DERGİ: Birgün

Festival dediğin gezici gibi olur 

Kars’taki Gezici Festival, film göstermenin o kadar ötesinde bir yerde duruyor ki standart bir yazı, orada yaşadıklarımızı açıklamada çok yetersiz kalır.

Standart bir festival yazısı, o festivalde yer alan filmleri temel alır. Şu film şöyleydi, bu 

film böyleydi diye uzar gider. Ama Kars’ta ki Gezici Festival, film göstermenin o kadar ötesin de bir yerde duruyor ki böyle bir yazı orada yaşadıklarımızı açıklamada çok yetersiz kalır. 

Tabii ki ben konukların perspektifinden olaya bakıyorum, Karslılar için festival ne anlama geliyor onu çok da bilemiyorum. Ama ben bildiğimi anlatayım: Her şeyden önce Kars’ta komünal bir duygu var. Herkes herkesle rahatlıkla ilişkiye giriyor, konuşabiliyor, içebiliyor, dans edebiliyor. Bu özellikle gençler için çok mühim. Kars’ta birçok atölye (workshop) çalışması var. Mesleğinin en iyileri yönetmenlik, görüntü yönetmenliği, kurgu, sanat yönetmenliği, deneysel sinema ve yapımcılık dersleri veriyor. Kurslara katılan gençler, kurs dışında da hocalarıyla temas içinde olma şansına sahip. Bir Ekte gidilen lokantalarda ya da akşam gidilen kulüpte onları yakalayıp konuşabiliyorlar. 

Gökhan Tiryaki, Natali Yeres, Çiçek Kahraman, Nurşen Bakır, Reha Erdem, Leyla Özalp, Tuncel Kurtiz ve daha başka birçok büyük sinemacıyla bir araya gelebilmek olağanüstü bir şans. Gezici Festival bir müzik festivalini kıskandıracak kadar iyi bir konser programına da sahip. Gevende, Baba Zula, Aynur, Kırıka, Mazlum Çimen ve Replikas her müzik festivalini kıskandıracak kadar iyi bir kadro. “Yahu gelmişken Ani’yi. İshak Paşa Sarayı’nı, Çıldır Gölü’nü de görseydim keşke” demeye kalkmanıza bile fırsat yok bu festivalde. Her aklınıza gelen yere bir gezi muhakkak var. 

Gelenege sahip çıkan sinemacı gençler  

Tabii bu kadar dolu bir programın şöyle bir sakıncası var: Film izlemek cazip seçeneklerden sadece biri, dolayısıyla günde birin üzerinde film izlemeye genellikle vakit kalmıyor. Oysa ‘İşçi Sınıfı Cennete Gider’. ‘Aleksander Nevski’, ‘Avrupa’ gibi eski yeni klasiklerin yanı sıra yabancı film festivallerinden ödül almış çok sayıda yeni film var. İngiliz yapımı ‘Açlık’ gibi. Yılın en iyi yerli filmlerinin hemen hepsini de burada bulmak mümkün. En büyük talep de yerli filmlereydi. Türkiye filmlerinin hepsi tıklım tıklım bir salona oynuyordu. 

Reha Erdem’in yönetmenlik atölyesinde dikkatimi çeken bir şey Türkiye filmlerinin gençlerce ne kadar çok sevildiği oldu. Erdem’in en beğendiğiniz film hangisi sorusuna verilen cevapların çoğunda – bir yerli filmin adı vardı: ‘Muhsin Bey’, ‘Yumurta’, “Güneşe Yolculuk”, “Uzak’, ‘Masumiyeť, ‘Sevmek Zamanı’ gibi… Geleneği bilen ve sahip çıkan bir sinemacılar kuşağı geliyor. 

Darısı herkesin ve her kentin başına 
Bu festival tabii ki olağanüstü bir özveriyle çaba harcayan insanlar olmazsa gerçekleşemezdi. Başak Emre, Ahmet Boyacıoğlu ve Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu ilk teşekkür edilmesi gereken isimler. Ama öyle bir genç kadro daha var ki her an herkese yardım etmeye hazır bekleyen, onları da anmamak olmaz. Kısacası Kars’ta yine şahane bir festival daha geçirdik. Darısı herkesin ve her kentin başına. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com