TARİH: 27 Mayıs 2017
GAZETE/DERGİ: Birgün
Muhteşem bir sinematografi, çok iyi çekilmiş aksiyon sahneleri, müthiş bir dönem atmosferi, müziğin yerinde kullanımı, iyi oyunculuklar ve bol miktarda ulusal gurur ‘Karanlık Görev’i Güney Kore’de gişe rekortmenliğine ve ülkenin Oscar adaylığına taşıdı. Güney Kore sinemasının zanaatta geldiği ustalık seviyesine hayran olmamak mümkün değil.
Direniş hikâyesi
Karanlık Görev, 1920’lerde, Kore’nin Japon işgali altında olduğu dönemde geçiyor. Güney Kore’de bu döneme yönelik yeni bir ilgi var sanırım. Park Chan Wook’un vizyona gireceği söylenip bir türlü giremeyen filmi Hizmetçi (Ah-ga-ssi) de Japon işgali altındaki Kore’yi fonuna almıştı. Karanlık Görev ise doğrudan işgalciye karşı bir direnişçi hikâyesi. Amerikan sermayesi (Warner Bros’un finanse ettiği ilk Korece film K.G.)ile çekilen bu ulusalcı film, direnişçilerin nasıl yaşamları pahasına Japon işgal güçlerine karşı direndiklerini, antika eşya ticareti kisvesi altında patlayıcı madde transferi yaptıklarını konu alıyor. Hikâyenin merkezinde ise hangi tarafta olduğunu ya da olacağını tam kestiremediğimiz bir Koreli komiser var (Kong-ha Song her zamanki gibi çok iyi).
Filmin derinliği yok
Filmin başlarında konuyu ve kişilikleri yakalamakta zorlanıyorsunuz. Film bittiğinde de hikâyenin çok da inandırıcı olmadığını düşünebilirsiniz. Film hiçbir açıdan derin değil. Japon işgalciler tek boyutlu karikatürler falan… Ama bunlar hiç önemli değil. İyi bir sinema örneği seyretmenin keyfi, bu sorunların üstünü kolaylıkla kapatıyor. Filmin kara film atmosferine biraz erotizm çok yakışırmış ama maalesef eksik kalmış.