TARİH:  29 Eylül 2006

GAZETE/DERGİ: Birgün

Öle öle büyümek 

Yönetmen: Reha Erdem Oyuncular: Özkan Özen, Ali Bey Kayalı, Elit İşçan Türü: Dram Ülke: Türkiye 

Reha Erdem ‘Beş Vakit’te, büyümenin sancılarını, çocuk ruhların yetişkinlerce küçük küçük, onlarca darbe ile karartılışını işliyor 

Ergenliğe geçiş, hayatın sayısız zor dönemeçlerinden belki de en zoru. Çocuk desen çocuk değil, delikanlı genç kız desen onlar da değildir 13 yaş civarındakiler. Anne-babadan kopuş daha gerçekleşmemişken cinsel uyanış da başlamıştır.‘Beş Vakit’in kahramanları Ömer (Özkan Özen), Yakup (Ali Bey Kayalı) ve Yıldız (Elit İşcan) tam bu yaşlardalar. Çiftleşen hayvanlara bakarak gülüşürler. Yaşıtları henüz onlar için cinsel çekicilik kazanmamıştır. Yakup öğretmenine, Yıldız ise babasına ümitsizce aşıktır. Ömer’in öncelikli sorunu ise aşk değil, köyün imamı olan babasıdır. İmam (Bülent Emin Yarar) bütün sevgisini küçük oğlu Ali’ye yöneltmiştir. Ömer’e düşen ise sürekli bir aşağılanma ve hor görülmedir. O da buna babasını öldürme planlarıyla karşılık verir. Ama bu planlar ya hayata geçemez ya da nihayetinde bir işe yaramaz. 

Yıldız’ın rakibi ise annesidir ama bu Ömer’in babasıyla yaşadığı kadar sert yaşanan bir çatışma değildir. Yıldız, babası Yusuf’u (Yiğit Özşener) annesinden kıskanır. Kim bilir, Yıldız’ı ev işleri ve kardeşinin bakımıyla boğan annesi de belki benzer duygular içindedir. 

Yıldız’ın amcasının oğlu Yakup babasını, öğretmeni röntgenlerken görür. Ve o da Ömer gibi babası Zekeriya’yı (Taner Birsel) öldürme hayali kurmaya başlar. 

Ama çocuklar kimseyi öldüremez; duyguları törpülenerek, körleşerek yani yavaş yavaş ölerek büyümeyi sürdürürler. Bu biraz da hep böyle olmamış mıdır? Zekeriya ile Yusuf’un ortak babaları da çocuklarına benzer biçimde davranmıştır. Onun babası da, onun babasının babası da… diye anlatır köyün yaşlı ninesi. 

‘Beş Vakit’ büyümenin sancılarını, çocuk ruhların yetişkinlerce küçük küçük onlarca darbeyle nasıl karartıldığını sinemamızda az rastlanan bir atmosfer kurarak anlatıyor. Diyebilirim ki, görsellikle müziğin, sesin bu kadar iyi eşleştirildiği az film görmüşümdür. Çocukları oynatma, yönetmenlerimizin en beceremediği şeyler arasındadır. Sorunun çocuklardan değil, yönetmenden kaynaklandığı ‘Beş Vakit’in kanıtladığı şeylerden biri. 

Reha Erdem klasik öykü anlatımına ‘Kaç Para Kaç’ dışında fazla yakın durmuyor. Bu filmin de klasik anlamda bir giriş, gelişme ve sonucu yok. Ama sinemada kurgunun (hem görüntü hem ses) yaratıcı kullanımı açısından çok şey var. En başta bu nedenle – “Beş Vakit“ anlatması zor bir film, gidip görülmesi gerekiyor. Ama ne yazık ki bunu çok az kişi yapacak. Umarım yanılırım çünkü ‘Beş Vakit’ sinemamızın köşe taşlarından biri. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com