TARİH: 25 Haziran 2004
GAZETE/DERGİ: Birgün
Yönetmen: CATHERINE BREILLAT; Oyuncular: AMIRA CASAR, ROCCO SIFFREDI; Türü: DUYGUSAL
Romans 2 ya da doğru çevirisiyle “Cehennemin Anatomisi” bildiğimiz anlamıyla sinema değil. Daha çok yönetmen Catherine Breillat’nın kitabı “Pornocratie”nin görüntülerle desteklenmiş, o kitapta yer aldığını tahmin ettiğimiz fikirlerin görsellikle desteklenmiş hali. Filmin bir öyküsü var tabii. Bir kadın (Amira Casar) bir akşam bir gay barın tuvaletinde bileğini keser. Bir erkek (Rocco Siffredi) ona müdahale eder. Birlikte bardan çıkarlar. Kadın erkeğe oral seks yaptıktan sonra kendisini izlemesi karşılığında para teklif eder. Ve adam 4 gece boyunca kadını seyreder, konuşurlar, sevişirler ve sonra hesap kapatıp ayrılırlar. Adam galiba kadına aşık olmuştur; bir barda içer, birisine yaşadıklarından söz eder. Buluştukları, artık boş olan eve gider ve kadını dalgalı okyanusa attığını hayal eder.
Öykü denirse öykü bu. Rocco Siffredi de bilindiği gibi oyunculuğundan çok penisinin boyut ve de işleviyle tanınan bir porno yıldızı. Breillat da zaten onu seçiş nedenini Fransız erkek oyuncuların tipini yetersiz bulmakla açıklıyor. Fakat filmin öyküsü ne kadar hafif sıkletse, diyalogları da o denli ağır. Bir film izlerken sindirilecek cinsten değil. Bu diyaloglar kadın cinselliğine, erkeklerin kadın vücudunu algılayış biçimine, kadın vücudundan etkileniş ve tiksiniş nedenlerine dair. Breillat’nın diğer filmleri de hep kadınlığa dairdi zaten, erkekler sadece bu işlev doğrultusunda vardılar.
KORKU VE TİKSİNTİ
Dolayısıyla oyunculuktan nasibini pek almamış bir porno yıldızının filmde erkeği temsil etmesi de şaşırtıcı değil (ama yine de niye ‘gay’ diye nitelenen ama ‘gay’ gibi davranmayan bir erkek?).
Romans 2’nin özellikle tartıştığı bir tema var: Kadın vücudunun salgılarından, sıvılarından duyulan tiksinti. Bu tiksinti eski ahit kadar kadim bir duygu. Kadın regl döneminde pis addedilir, cinsel ilişki kurulmaz. Peki ama sıradan bir korku filminde çok daha fazlası görülen kan niye o kadar tiksindirmez de regl olan bir kadın tiksindirir? Kanamanın yara olmadan gerçekleşmesi mi buna nedendir? Filmin kadın kahramanı kadınlardan nefret ettiğini söyleyen erkeğe şöyle der: “Eski çağlarda savaşçılar güçlenmek için düşmanının kanını içiyorduysa, şimdi bana düşman olduğuna göre sen de kanımı içebilmelisin.” Ve tamponunu bir çay poşeti gibi suya daldırıp erkeğe sunar. Erkek de düşmanlığın gereğini yapar. Sonra seks yaptıklarında erkek kana bulanan penisine tiksinti, korku karışımı bir duyguyla bakar. Kanayan kendisi gibidir…Korkunun nedeni bu yanılsama mıdır yoksa?
Romans 2’de çokça. Yapılan kadın/deniz benzerliği de tartışılan konulardan biri. Tabii deniz de sıvıdır. Psikanalizde ”Aşk denizinde” boğulmak, erkeğin en derin arzusu ve en karanlık korkusudur. Sıvılar ana rahmine dönme arzusunu simgeler, ama egonun oluşması için de anneden kopuşun gerçekleşmesi gerekmektedir. Filmin sonunda erkeğin kadını geldiği yere yani okyanusa göndermesi herhalde bunlarla ilintili.
PORNOGRAFİK DEĞİL GRAFİK
Romans 2 son derece grafik ama pornografik değil kesinlikle. Cinselliği sömürmek değil, daha çok demistifiye etmek (gizeminden kurtarmak) derdi. Hatta bu noktada kesin bir ayrım da koyuyor: Vajinaya bir şeyin girip çıkmasının kadın için hiçbir anlamı yoktur, onu anlamlı kılan o eylem hakkında kafada yaşanandır.
Romans 2’yi kimseye tavsiye edemem. Ama seyretmeyin de diyemem. Sadece çok zorlanacağınız, muhtemelen tiksineceğiniz konusunda sizi uyarabilirim. Seçim ve sorumluluk tamamen sizin.