TARİH:  10 Şubat 2007

GAZETE/DERGİ: Birgün

Avrat, silah ve Türk 

Yönetmen: Kartal Tibet Oyuncular: Metin Akpınar, Peker Açıkalın, Kadir Çöpdemir Türü Komedi Ülke: Türkiye 

Amerikalılar Karadeniz’de 2 filminin gündeme oturan birçok unsurundan biri, filmde atıldığı için dikkat çeken ‘En Büyük Trabzon, başka büyük yok!’ sloganı

Her Türk asker doğar. Türkler çılgındır. Bu iki hipotezin nur topu gibi bir yavrusu var o da ‘deli asker’ tipi. ‘Emret Komutanım Şah Mat’ta zeka özürlüler askerlik yapıyordu, ‘Ameri kalılar Karadeniz’de 2’de Kadir Çöpdemir, kendisini asker sanan köyün delisini canlandırıyor. Sanırım “Maskeli Beşler Irak’ta”da da benzer tipler mevcut ama filmi görmedim. Delilik ile askerlik arasında kurulan bu ilişkiyle yoksa bu filmler bize askerliğin delilik olduğunu mu söylüyorlar? Yoksa bizi askerlikten soğutmaya mı çalışıyorlar? Şaka, tabii ki, hiç öyle şey yapar mı öz be öz Türk filmlerimiz? 

Ve fakat bu son dönem filmlerin senaryolarının belirli bir merkezde yazıldığına dair şüpheler edinmeye başladım. Mesela ‘Yandım Ali’nin kahramanı sevgilisini askerlik yaparken kaybediyordu çünkü sevdiceği onu ölmüş sanıyor ve gidip bir Rum silah taciriyle evleniyordu. ‘Amerikalılar Karadeniz’de’ de filmin kahramanı Muzaffer, sevgilisini askerlik yaparken başkasına kaptırıyor. Kime? Amerikalılara asker postalı satan bir üçkağıtçıya. 

Vatani görevini yapanın avradına yılan dokunmaz ama tüccar dokunuyor işte. Ben bu Ercüment adlı postal tüccarının Yahudi olduğundan şüphelendim ama film bu tezimi destekleyici bir ipucu vermiyordu. Amerikalılar Karadeniz’de’nin görünmeyen bir etnik unsuru daha var. Muzaffer’in askerliği sırasında karanlıkta kurşun sıktıkları, adını anmadıklarımız (bakınız Shyamalan’ın “Köy’ filmi). Onların da çoğunun meseleye bakışları daha az milliyetçi değil ya, bu başka ve derin bir konu. 

‘A.K.2’nin gündeme oturan bir başka yanı da filmde atılan “En Büyük Trabzon başka büyük yok” sloganı. Bu sloganın tam zamanında, en ihtiyaç duyulan anda geldiğini, takdir duygularıyla müşahede ettik. 

Amerikalılarla aşk/nefret ilişkimiz de filmin baş köşesine oturmuş durumda. Bakmayın itişip kakıştığımıza, ne onlar bizden ne biz onlardan vazgeçeriz, diyor ‘A.K.2.’

Mehmet Ali Erbil “Türk sineması olmazsa eleştirmenler de olmaz” diyordu. Türk sineması böyle giderse korkarım eleştirmen kalmayacak.

Bu filmlerden arka arkaya seyreden bir insanın ruh sağlığı ciddi bir şekilde bozulabilir. Sahi, niye bazı filmlerin girişine içerdeki estetik düzey kalıcı duygusal ve zihinsel hasara yol açabilir’ yazmıyor? O hasar çoktan oldu da ondan mı? 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com