TARİH: 4 Kasım 2006
GAZETE/DERGİ: Birgün
Ömer Uğur’un 12 Eylül filmi ‘Eve Dönüş’, içerdiği erdemli unsurlar ve gerçekçi bakışıyla dikkat çekiyor: ‘Eve sık sık dönmeye’ ihtiyaç var.
Eve Dönüş Yönetmen: Ömer Uğur Oyuncular: Mehmet Ali Alabora, Sibel Kekilli. Altan Erkekli Türü: Dram
Türk filmleri biz eleştirmenlere nedense çok özenli davranmıyor. ‘Eve Dönüş’ü Antalya’da seyrettik ama İstanbul’da da bir basın gösterimi düzenleselerdi iyi olurdu, hafızamızı tazelerdik. Gerçi bir gala düzenlediler ama davetli miyim değil miyim, bilemedim ve ikircikte kaldığımdan gitmedim. ‘İklimler’in basın gösterimi de galası da olmadı.
Antalya Film Festivali’ni değerlendirirken ‘Eve Dönüş’ için şunları yazmıştım: “Büyük erdemleri ve önemli kusurları olan bir film. Filmin başlangıç bölümü (şöyle 15-20 dakikalık bir bölümü sanırım) ciddi bir hayal kırıklığıydı. Diyaloglar, oyunculuklar çok aksıyordu. Ama sonra film bizi avucunun içine almayı başardı ve sonunda pozitif bir duyguyla sinemayı terk ettik. Sıradan, apolitik bir işçinin bir ihbar sonucu tutuklanıp işkenceye alınmasını ve hayatının kaymasını anlatıyor Eve Dönüş.”
Dönem 12 Eylül’ün hemen öncesi ve sonrası. Doğrusu halkımızın kötülüğü bu filmde bana mesela ‘Kader’dekinden daha fazla dokundu. Haksız yere bile olsa düşene bir tekme daha atanlar, devrim yolunda başkalarını harcayabilen solcular, hepsi var. Ama işkenceye sonuna kadar direnenler de var. 12 Eylül’e bodoslama dalan, cuntacıları hak ettikleri yere koyan ve sonuç itibarıyla içimize su serpen bir film ‘Eve Dönüş’. Onlar hâlâ saygın konumlarını koruyorlar ve daha çok sayıda ‘Eve Dönüşler’e ihtiyacımız var.”
Apolitik işçinin yaşadığı trajedi
Mustafa (Mehmet Ali Alabora) apolitik bir işçidir. Karısı Esma’yla (Sibel Kekilli) televizyonun taksidi, evin kirası gibi sorunlarla cebelleşirken görece mutludurlar. Sonra bir sabah darbe olur ama bu onları çok da etkileyecek gibi değildir. Sendikacılar bir bir içeriye alınırken seyreder Mustafa. Ama bir gün onu da içeri alıverirler. Hakkında bir ihbar vardır: Sol bir örgütün Gayrettepe sorumlusu olduğu iddia edilmiştir ve polis bunu Mustafa’ya itiraf ettirmeye kararlıdır. Mustafa’yı koruyan hiçbir güç yoktur. Fa kat Mustafa’ya devletin yaşattığı eziyetin büyük bir işbirlikçisi vardır, o da halkımızdan başkası değildir.
Ev sahibi zaten fırsat kollamaktadır, Esma’yı patronu tazminatsız işinden atar vb. Mustafa daha mı iyidir? O da serbest bırakılırken işkencecisinin elini öper. Mustafa aklanmış olsa da, hiçbir şey onun için eskisi gibi olamaz. Bir kez lekelenmiştir ve kimse onunla adının birlikte anılmasını istemez. Karısı bile bir aşamada ‘başımıza bunca iş açtın’ diye azarlayabilir onu.
Aslında 12 Eylül’le neden hesaplaşamadığımızın yanıtı ‘Eve Dönüş’te veriliyor. Cuntanın anayasasını onaylayan kitlelerin böyle bir talebi yok ki! Fakat ‘Eve Dönüş’ ‘Herkes biraz Suçlu’ gibi nihai olarak anlamsız, eylemsizliğe çağıran ve metafizik bir noktada da durmuyor. Gücü ellerinde tutanlara parmağını doğrultuyor ve bütün gücüyle suçluyor. ‘Eve Dönüş’ün senaryosunun çok hoş ayrıntıları da var çok çiğ kokan yanları da. Performansı müthiş oyuncuları (Civan Canova) da var, vasatı aşamayanları (Sibel Kekilli; Mehmet Ali Alabora) da. Ama ‘Eve Dönüş’ parçalarının toplamından daha büyük etkisi olan bir film. Çünkü bu günümüzü anlamak ve aşmak için yaşadığımız 12 Eylül travmasıyla hesaplaşmamız gerekiyor ve ‘Eve Dönüş’ bu yönde atılmış güçlü bir adım. Çünkü Mustafa’nın işkencehane çıkışı yaşadığı paranoya alttan alta varlığını bütün toplumda sürdürüyor ve artık iyileşmemiz lazım. Sibel Kekilli Antalya’daki basın toplantısında 12 Eylül’de olanları bilmemekten dolayı kendisini suçlu hissettiğini belirtmişti.
12 Eylül tabii ki periferideki Türk ekonomisinin kapitalizmle tam entegrasyonu yolunda atılmış bir adım olmakla Batı’nın çıkarlarına da aykırı bir şey değildi. Almanya’da ya da Türkiye’de resmi tarihçiler 12 Eylül’ü anlatacak değiller elbette. Daha fazla bu tarzda filmlere ihtiyacımız varken, filmin her düzlemdeki erdemlerini hiçe sayıp sadece kusurlarına odaklananları açıkçası biraz da 12 Eylül’ün ürünleri olarak görüyorum.