TARİH:  13 Ocak 2007

GAZETE/DERGİ: Birgün

Ne köy ne de kasaba: Banliyö 

‘Tutku Oyunları’ farklı bir film, bir hiciv. Ama, belki Field’den beklentimiz öyle olmadığı için, belki de yönetmenin kararsızlığından hep aynı tonda akmadığını düşündürüyor. 

Orijinal Adı: Little Children Yönetmen: Todd Field Oyuncular: Kate Winslet, Patrick Wilson, Jennifer Connelly Türü: Dram Ülke: ABD 

Sinema oyuncusu Todd Field 2001’de çektiği “Yatak Odasında’ (In the Bedroom) ile yönetmenlik kariyerine çok başarılı bir giriş yapmıştı. O filmdeki karakterler, başrol oyuncularının da müthiş performanslarıyla unutulmaz bir yer edindiler. Diyebilirim ki, evlat kaybının anne-baba üzerindekini etkisini en iyi betimleyen filmlerin başında geliyordu ‘Yatak Odasında’. 

‘Tutku Oyunları’ farklı bir film, bir hiciv. Ama, belki Field’den beklentimiz öyle olmadığı için, belki de yönetmenin kararsızlığından hep aynı tonda akmadığını düşündürüyor. 

Kimi zaman gayet gerçekçi, kimi zaman melodrama kayıyor, kimi zaman edebi bir havaya bürünüyor. Hepsi hicvin parçası mı? Öyle olmalı ama seyrederken, o duygu geçmiyor zaman zaman. 

Mesela, yönetmen, Amerikan futbolu oynayan iki takımın oyuncularını birden çerçeveden çıkardığında, yani orda olmaları gerekirken yok ediverdiğinde buna hiç de hazır hissetmiyorsunuz kendinizi. Seyrettiğim film bu kadar uçuk muydu, ben mi kaptıramamışım duygusu oluşuyor. 

Filmde gerçek çocuklar da var ama filme adını onlar vermiyor. Filmin adındaki çocuklar yaşça gayet büyükler, kiminin kendi çocukları var. 

Aşk hikâyesinin kahramanları Sarah’yla (Kate Winslet) Brad (Patrick Wilson) Amerikan banliyösünün çok tipik çiftlerinden değiller. İkisi de evli ve çocuklular ama başkalarıyla. 

Sarah kendisini parktaki ev kadınlarını gözlemleyen bir antropolog gibi görüyor. Çünkü o kendisini çok daha entelektüel sayıyor diğer ev kadınlarına göre. Ama aslında onlarla aynı zevkleri paylaşıyor. 

Brad de tipik biri değil çünkü çalışmıyor. Büyüse avukat olacak belki ama büyüyemiyor bir türlü. Futbol oynamak ve kaykaya binmek istiyor o. 

Bu ikilinin yasak aşkından ne olur? Ne köy, ne de kasaba. Amerikan banliyösü olur, olsa olsa. Müreffeh ve güvenine çok düşkün bu yaşam tarzından bu kadar aşk çıkar der gibi film. 

Güven demişken filmin diğer çiftine geçmek lazım. Çocuklara cinsel organını teşhir ettiği için hapse giren ve cezasını tamamlayıp banliyöye dönen pedofil Ronnie (Jackie Earl Haley) filmin en ilginç karakteri. Onu tamamlayan ise, Ronnie’yi banliyöden attırmaya yeminli eski polis memuru Larry (Noah Emmerich).

Ronnie, banliyönün huzuruna yönelik en büyük hatta tek büyük tehdit gibi gözüküyor. Ama Ronnie de büyüyememiş bir başka çocuk öte yandan. 

Film, Ronnie’den duyulan abartılı korkuyla, Jaws’un parodisini yapan bir havuz sahnesinde çok hoş dalga geçiyor ama bir yandan da Ronnie’nin ne kadar zararlı olabileceğini, çocukluğunda tacize uğramış (ama hatırlamayacak kadar bu anısını bastırmış) hastalıklı bir kadın karakterle hatırlatmayı da ihmal etmiyor. 

‘Tutku Oyunları’ kimi zaman dağınık, kimi zaman özensiz (bazı yan karakterler veya dış ses arada unutulmuş sanki) olsa da yine de ilginç bir film. Ronnie’nin, gazete ilanını yanıtlayarak buluştuğu (yukarıda sözünü ettiğim) kadın karakterle yaşadıklarının bir benzerine en azından başka bir filmde rastlamadım. 

Teşhircilik-röntgencilik ve pedofili arasındaki bağlar üzerine bu sahne çok şey söylüyordu. Kate Winslet’in iyi oynadığını söylemeye gerek var mı? O hep iyi zaten. Jackie E. Haley de çok iyi. Dolayısıyla ‘Tutku Oyunları’, ‘Yatak Odasında’ kadar iyi olmasa da ilgiye değer bir film. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com