Son sürat bir laf dalaşıyla açılan bir film hatırlıyor musunuz? Ya da dahi olduğu söylenilen ama aslında kendisinin keşfettiği hiçbir şey olmayan; sahip olduğu şirketlerle dünyanın en zengin adamları arasına giren ve iletişim biçimimizde yaşadığımız değişikliklere damgasını vurmuş ama kendisi kimseyle sağlıklı iletişim kuramayan birisine dair bir film hatırlıyor musunuz? Sosyal Ağ filmi aklınıza gelmiştir. Facebook’un patronu Mark Zuckerberg hakkındaki film. Steve Jobs filminin senaristi Aaron Sorkin, hem “Steve Jobs”ın hem de “Sosyal Ağ”ın senaristi. Bu iki filme de damgasını vuran filmlerin yönetmenleri Fincher ve Boyle değiller, senarist Sorkin. İki film de Amerika’da çok beğenildi. Sosyal Ağ bizde tutmadı. Steve Jobs’ın da tutacağını sanmıyorum.

Bir defa anadili İngilizce olmayanlar için bu söz düellolarını izlemek son derece güç. İkincisi Steve Jobs, Sosyal Ağ’dan daha kötü bir film. Filmde gördüğümüz insanlar derinliksiz, ilgimizi çekecek özelliklerden yoksunlar. Hele Steve Jobs nefret edilesi bir karakter. Film son anda ona bir sempati halesi örmeye çalışıyor ama bu sevimsiz heriften nefret etmekten çoktan yorulmuş oluyoruz. Filmde, Jobs’ın evli ve üç çocuklu bir adam olduğunu hiç göstermemesi, kadınlarla ilişkisi geçmişte kalmış bir adam gibi çizilmesi de anlaşılır gibi değil. Evlatlık verilmiş olmasıyla, eski bir ilişkisinden olan kızını reddetmesi arasında bir ilişki olduğu kesin ama film bu konuda da pek derine inemiyor.

İpodlar ve iphone’lara ise hiç gelmiyor. Fakat Facebook ve Apple’ın patronlarının hikâyeleri biraz doğruysa, kapitalizm kötü ve acımasız insanları, sosyopatları ödüllendiriyor. Bu da kıssadan hissemiz olsun!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com