TARİH:  18 Eylül 2010
GAZETE/DERGİ: Birgün

Bu hafta gösterime giren filmlerin dördünü gördüm. İçlerinde en iyisi “Ejderha Dövmeli Kız” ama o da sonuçta türevsel bir film. Birçok gerilim filminden, bir sürü öğe derlenmiş ve ortaya vasatı hiçbir zaman aşamayan bu film çıkmış ortaya. Yine de uzun süresine rağmen seyredilebiliyor.

“Paris’te Son Konser” kitlesel beğeniye hitap etmeye çalışan, ağır ve ağdalı bir dram. Ama güldürmeyi de ihmal etmiyor ve eski sosyalist ülkelerden görmeye alıştığımız biçimde fena halde anti-komünist propaganda yapıyor. Filme inanacak olursak 30 yıl boyunca eline müzik enstrümanını almayan insanlar hiç prova yapmadan virtüöz seviyesinde çalabilirler.

“Camino” adını kahramanı 11 yaşındaki kızdan alıyor. Bu filmde yobaz dindarlığa karşı çıkan bir öykü anlatıyor ama bağlandığı yer daha dünyevi bir dindarlık. Bağlanılan İsalar farklı. Yobazlar kutsal, tanrının oğlu İsa’ya bel bağlarken, film kanlı canlı İsa (Jesus) adlı bir delikanlıda karar kılıyor. Bir garabet olmakta kurtarmıyor bu da filmi. Kanserden ölen genç bir kızı izlemek sinir yıpratıcı. Film bu acıyı kanırta kanırta yaşatıyor seyirciye.

Haftanın tek Türk filmi “Büyük Oyun” ise fazla şematik. Iraklı bir Türkmen kadının intihar bombacısı olmaya giden hikâyesi. Maalesef olmamış.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com