TARİH:  4 Temmuz 2009
GAZETE/DERGİ: Birgün

Fransa’nın Cezayir’de napalm kullandığını, köy katliamları, işkenceler yaptığını kahramanlarının ağzından anlatan film baş tacı edilmeli gibi gözüküyor ama…
“Cezayir Fransa’dır”, diyor ‘İçimizdeki Düşman’ın kahramanlarından biri, “Fas ya da Tunus gibi değildir.” 1959-61 arasındaki Cezayir Savaşı’nda demek ki, Fransa kendi vatandaşlarına karşı savaşmış ve 300 ila 600.000 Cezayirli vatandaşını öldürmüş. Ölen Fransız askerinin sayısı ise sadece 27.000. Bu tip savaşlarda zayiat rakamları arasında hep bu tip devasa farklar vardır, Vietnam örneğinde de olduğu gibi. Peki Fransa’nın kendi vatandaşlarına yönelik bu katliamına ‘soykırım’ denir mi? Herhalde denmez ki Fransa’nın AB üyeliğini kimse sorgulamıyor. Peki ama neden?
‘İçimizdeki Düşman’ Cezayir Savaşı’na neden gönüllü katıldığını anlamadığımız bir teğmen ve oradaki askerler arasında geçiyor büyük ölçüde. Teğmenin neden gönüllü olduğunu anlamamamızın nedeni, kendisinin her şeyi sorgulayan, ‘madem Cezayirliler vatandaşımız neden onlara eşit muamele etmiyoruz’ diyen, işkenceye karşı olan bir tip olması. Onu savaşa sürükleyen ne, bilemiyoruz.

FRANSIZ KATLİAMINA ‘UZAK’ PLAN
‘İçimizdeki Düşman’ elbette ki bir ‘Transformers’ ya da ‘Krallık’ değil. Ama sanıldığı kadar masum da olmadığını düşünüyorum. Fransa’nın Cezayir’de napalm kullandığını, köy katliamları, işkenceler yaptığını anlatan ve kahramanlarının ağzından oradaki varlığını sorgulayan bir film baş tacı edilmeli gibi gözüküyor. Ama film boyunca bir eşitsizlik de kendisini gösteriyor. Örneğin Cezayir Kurtuluş Ordusu’nun katlettiği köy halkını yakın plan görüyoruz, hem de en az iki kez. Ama Fransızların yaptığı katliamı uzak plandan, ses efektiyle algılıyoruz. Fransız askerleri ölürken son nefesinde yanında olup acısını paylaşıyoruz, hatta sonra onları film içindeki bir filmde anıyoruz da. Ama yine bir Cezayirli anne ile çocuğunun öldürülüşünü ses efektiyle algılıyoruz.

SOYKIRIM TARTIŞMALARI
Imdb’de dolaşırken, yazarların ‘Cezayirlilerin de en az eşit derecede’ kötü olduğunu vurguladıklarını görünce şaşırmadım. Film görsel anlatımıyla en çok bu mesajı veriyor çünkü. Hatta onların yaptığı kötülüğü daha fazla vurguluyor. Evet napalmin feci sonuçlarını da görüyoruz ama uzaktan gördüğümüz Cezayirli siluetlerin sonradan kömür olmuş hallerini görmek açıkçası insanı çok da etkilemiyor. Filmin en karmaşık karakteri olan Cezayirli ama Fransız askeri olan biri var. Zaten birçok Cezayirli Fransa ordusunda Almanlara karşı savaşmış, o da onlardan biri. Fakat bu askerin ailesini de Cezayirli ulusalcılar katletmiş. Yani bu savaşta kişisel bir nedeni olan belki az sayıdaki Fransız askerinden biri o. Fakat filmin en acımasız eylemini yapmak da ona düşüyor.
Kendisi gibi Fransa ordusundan madalyalı bir isyancıyı, serbest bırakıldığı halde, sırtından vuruyor. Acımasızlık yine bir Cezayirliye nasip oluyor. Bu arada Fransa sanki kahramanca Almanlara karşı savaşmış bir ülke gibi bir izlenim de doğuyor filmi izleyenlerde. Peki ya Nazi işbirlikçisi Vichy hükümeti, ondan niye söz yok?
Cezayirlilere savaş öncesinde nasıl eşitsiz muamele yapıldığı hakkında da bir fikrimiz olmuyor filmi izlerken. Yani bu isyan niye, ulusalcı nedenler dışında, neler yaşanıyordu da insanlar isyan ettiler? Bilmiyoruz. Sonuçta savaş kötüdür, işkence kötüdür ama iyi sonuçlar da verebilir, savaşta en iyi niyetli insanlar da canavarlaşabilir gibi genel geçer sonuçlar ve en çok da Cezayirlilerin ne kadar vahşi oldukları dışında genel seyirci kitlesinin aklında pek bir şey kalacağını sanmıyorum.
Filmin kahramanları da akılda kalıcı karakterler değil. Aralarındaki çelişkiler de büyük dramlara neden olmuyor zaten.
Bu arada Fransa’nın, bırakalım soykırım mı değil mi tartışmalarını, Cezayir’de bir savaş olduğunu dahi 10 sene öncesine kadar kabul etmemiş olduğunu öğreniyoruz filmin sonunda. Fransa’nın başka ülkelere insanlık dersi verirken kendi kirli çamaşırlarını da ortaya çıkarmasını istemek hakkımız değil mi? Ve tabii ki hesap vermesi gereken bir tek onlar değil. Fakat gerçek şu ki, sadece dünya savaşlarını kaybedenler hesap vermek zorunda, kazananlar her şeyden muaf.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com