TARİH: 17 Temmuz 2010
GAZETE/DERGİ: Birgün
Tesadüfen Hürriyet Daily News sitesindeki bir yazıdan haberdar oldum. Yazı Emrah Güler imzasını ve ‘Filmler Türk-Ermeni Çatışmasının Yüzyılını Belgeliyor’ (Films document century of Turkish-Armenian conflict) başlığını taşıyordu ve İngilizce’ydi. Yazara göre Ermeni asıllı Kanadalı yönetmen Atom Egoyan’ın ‘Ararat’ (Ağrı Dağı) adlı filmi Türkiye’de o kadar büyük öfkeye ve nefrete neden olmuştu ki bugün hâlâ kendini kontrol etmeyi becermekte güçlük çeken Türk sinema seyircileri ve yazarları, doğrudan doğruya yönetmenin son filmi ‘Chloe’den (Büyük Hata) söz etmeyi başaramıyorlardı. ‘Chloe’ filminden söz ederken filme dair bir tek cümle bile yazılamıyor, bunun yerine hep sekiz yıl önce çekilen ‘Ararat’a duyulan nefreti körükleyen sözler söyleniyordu. Çünkü Egoyan’a duyulan öfke dinmek bilmemişti.*
Bu apaçık yalanı yazmanın manası ne olabilir? Evet, ‘Ararat’ filmi büyük tartışmalara neden olmuştu. Yazarımız Hrant Dink de filmi beğenmeyenler arasındaydı ve şunları söylemişti: “Türk-Ermeni ilişkileri açısından müthiş zararlı bir film. Bu film Türkiye’de oynayamaz. Bu dil ne yazıda, ne de sinemada bizim dilimiz olamaz. Hem barıştan, hem diyalogdan bahsetmek, bir yandan da üzerine benzin dökerek bunu körüklemek olmaz. Bu filmi üreten insanların söylemleriyle filmin içeriği çok farklı. Filmin genelde sorgulayıcı bir yanı var. Ama her şeye rağmen filmin arasına sıkıştırılmış olan o sahneler kabul edilemez. Bir Türk olarak Türkü, bir Ermeni olarak Ermeni’yi, bir insan olarak insanı, insanlığından utandıracak sahneleri yinelemekle mi bu anlayış ortamını oluşturacağız? Bu film Türklerin de izleyeceği bir film olmalıydı. Türk ve Ermeni ilişkilerinin geleceğine bir yararı dokunmaz. Dolayısıyla daha önce dile getirdiğimiz ‘Bu film Türkiye’de oynamalı, galası da Türkiye’de yapılmalı’ şeklindeki samimi tavır ve duruşumuza tamamen terstir. Bu tür sahnelerin yer aldığı bir film için bizden olumlu bir şey veya destek beklenmemelidir.” (Hürriyet, 21 Mayıs 2002)
HRANT’INKİ BARIŞTAN YANA BİR DÜŞÜNCEYDİ
Tabii ki Hrant Dink’in yaklaşımı Ermeni düşmanı bir Türk milliyetçiliğinin ifadesi değildi. Barıştan yana bir aydının düşünceleriydi. Filmin gösterdiği dehşet sahnelerinin gerçek hayatta yaşanmamış olduğunu da iddia etmiyordu herhalde. Bunları göze sokmanın barışa hizmet etmeyeceğini düşünüyor olsa gerekti. ‘Ararat’ Dink’in bile tepkisine neden olmuştu ama büyük ölçüde unutuldu. Atom Egoyan’ın ismi de milli düşmanlar arasında bir yere sahipse eğer, sanırım en altlarda bir yerlerdedir bu yer. Dolayısıyla ‘Chloe’ (Büyük Hata) üzerine basında bir çok yazı çıktı, gayet düzeyli eleştiriler yayınlandı ve ben bunların hiç birinde söz konusu filmi vesile edip onun üzerinden Egoyan düşmanlığı yapana, ‘Ararat’a yönelik yeniden bir düşmanlık kampanyası başlatana rastlamadım. Emrah Güler benim rastlamadığım yazılar görmüş olsa bile yaptığı genelleme ile yalan söylemiş olmaktan kurtulamıyor. O zaman bu yazının bu haliyle yayımlanmasının nedeninin müşteri kitlesi ile bir alakası olsa gerek. Yabancı okur Türk deyince milliyetçi kinle gözü dönmüş yekpare bir kitle tahayyül ediyorsa ona istediğini vermek gerekiyordu. Bu kendi ülkesinin film yazarlarına ve sinema izleyicilerine bir hakaret niteliği taşısa bile.
Ardından bu kez Türkçe Hürriyet’te bir başka yazı yayımlandı. Meslektaşım Ömür Gedik yazısında ‘Chloe’ (Büyük Hata) hakkında iyi şeyler söylüyor ve filme gidilmesini öneriyordu. Yani ‘Ararat’a ve Egoyan’a yönelik öfkeyi kışkırtmak gibi derdi olmayan bir yazıydı bu da. Fakat yazının diğer bölümleri tam da Güler’in “Türkiye’de sinemaya yaklaşımı milliyetçi kin belirliyor” iddiasını doğrular nitelikteydi. Ömür Gedik, Jennifer Lopez KKTC’de vereceği konseri iptal ettiği için, Lopez’le ilgili her şeyi protesto etmeye çağırıyordu okurlarını. Bu protestoya da bu hafta gösterime giren ‘B Planı’ filmiyle başlamayı öneriyordu. ‘B Planı’nın ya da Lopez’in yer alacağı projelerin niteliği önemli değildi yani (hoş içinde Lopez’in yer aldığı şahane bir proje hayal etmek güç).
‘B Planı’ bir sinema şaheseri de olsa, çok güçlü insani mesajlar da verse protesto etmeliydik çünkü Lopez KKTC’deki konserini tehdit mesajlarından yılıp iptal etmişti. Emrah Güler’in çizmeye çalıştığı tabloya uygun bir resmi yine aynı gazetenin başka bir yazarı sağlamıştı. Hem, pireye kızıp yorgan yakan, öfkesini denetleyemeyen, milliyetçi ve tepkisel bir kinle saldırganlaşmış Türk tipini temsil etmek hem de aynı tipi “bu Türklerin hepsi böyle işte” diye yabancı müşterilere satmak Hürriyet’e nasip olmuştu. “Türkiye Türklerindir ama alıcısı varsa satarız” Hürriyet’e daha uygun bir slogan değil mi?
*İngilizce orijinali: “Egoyan’s name has been a source of hatred by many in Turkey who haven’t seen a single film by the acclaimed director, yet alone “Ararat.” That’s why his latest ‘Chloe’ is mentioned without so much as a sentence about the film, but only serves to draw spite for a film he shot eight years ago.”