TARİH:  13 Ağustos 2011
GAZETE/DERGİ: Birgün

Haftanın iki filmi de üzerine yazma isteği çok istetmeyen cinsten. ‘Kral Henry’ Fransa’nın kanlı mezhep savaşları yıllarına götürüyor seyirciyi. Katoliklerle Protestanların birbirini kırdığı bir dönemde Navarralı Henry, Prenses Margot ile evlenerek tahta çıkıyor. Klişelerle ve basmakalıp tiplemelerle dolu bir film ‘Kral Henry’. Televizyona daha çok yakışıyor.

‘Patrondan Kurtulma Sanatı’ çok daha başarılı kesinlikle. Sıkılmadan hatta çoğunlukla eğlenerek izleniyor. Ama bu filmin de bir derinliği olduğunu söylemek güç. Kapitalizmin, işgücünden başka satacak bir şeyi olmayanlar için kölelik olduğunu bir kez daha göstermesi filmin pozitif yanlarından. Ama ortada bir sosyal eleştiri olduğunu söylemek de pek mümkün değil. Patronlarından nefret eden üç arkadaşın caniyane planları komik durumlara yol açıyor. Bir sürü iyi oyuncu var, Donald Sutherland ve Kevin Spacey gibi ama rolleri onlardan pek az şey talep ediyor. Fakat eğlenceli film, rahatsız da etmiyor.

Aydın Orak’ın Berivan adlı  filminin Cannes’da Türkiye’yi temsil ettiği iddiası üzerine söylenecek yeni bir şey yok. Her şey söylendi. Ben de Cannes’daydım ve ben de şahidim: Berivan, Cannes’da Türkiye’yi temsil etmedi. Ülke standlarında film gösterilmiyor, dolayısıyla Türkiye standında da ne Berivan ne de başka bir film gösterildi. Cannes Festivali bittikten aylar sonra böyle bir iddiada bulunmanın anlamı nedir, beni aşıyor.

Eylül ortalarına kadar yazılarıma ara veriyorum. Biraz tatil yapacağım. Şimdilik hoşça kalın!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2020 -CuneytCebenoyan.com