TARİH: 4 Kasım 2006
GAZETE/DERGİ: Birgün
Kadınların kentinden
Orijinal Adı: Volver Yönetmen: Pedro Almodovar, Oyuncular: Penelope Cruz, Carmen Maura, Lola Dueñas Türü: Komedi-Dram Ülke: İspanya
Almodovar sineması Franco rejiminin ahlakçı, baskıcı dünyasına bir başkaldırı niteliği de taşıyordu, ilk çıktığında. Franco rejimi cinselliği o kadar bastırmıştı ki, gazetelerin spor sayfaların boksörlerin fotoğrafları bile, belden yukarları çıplak olduğu için sansürleniyordu. Almodovar en marjinal cinsel eğilimleri normalleştiren, tutucu orta sınıflara kabul ettiren filmler yaparak Franco’nun kültürel mirasını reddetti. Şimdi karşımıza cinsellik karşıtı bir filmle çıkması doğrusu şaşırtıcı ve hayal kırıcı.
‘Dönüş’te kadınlar kendi kendilerine yeterli varlıklar olarak kutsanıyorlar. Erkekler diyebileceğimiz bir grup zaten filmde yok. Erkekleri temsil edenler cinsel tacizciler ve tecavüzcülerden ibaret, onlar da zaten kadınlar tarafından yakılarak ya da bıçaklanarak ortadan kaldırılıyorlar. Onlar ortadan kalkınca da sorunlar da ortadan kalkıyor. Filmin geçtiği La Mancha’nın kadınları seksiler ama sekse ihtiyaçları yok.
Bir tek (mesleğinden ötürü bir dışlanmaya maruz kaldığına şahit olmadığımız) kasabanın fahişesinin para kazanmak için sekse ihtiyacı var o kadar. Ensest, pedofili, tecavüz, ve cinayetler sonuçta sabun köpüğü kadar hafif bir filmin malzemeleri olarak varlar. Babası olduğunu düşündüğü adamı öldüren bir genç kız mesela bir iki yutkunma dışında bir travma yaşamıyor. Bu da böyle bir masal işte deyip geçmek lazım belki de ama olmuyor, diyemiyorum. Bu uyduruk hikâyenin bir kıssadan hissesi var da ben mi kaçırdım? Ortada şahane oyunculuklara malzeme verecek karakterler var da ben mi göremedim? Hiçbir yere varmayan, birbirinden kopuk sekanslarda nasıl bir kurgusal güzellik var? Hani meşhur bir söz vardır, eğer filmde bir tabanca gösteriliyorsa onun bir aşamada patlaması gerekir’ diye. Bu filmde böyle bir sürü patlamayan silah var. Bir de ‘müthiş emici kağıt havlu’ ya da ‘paslanmaz çelik mutfak bıçağı’ reklamı estetiğinde planlar. Niye bunca ödül (Cannes’da ‘en iyi senaryo’ ve ‘en iyi kadın oyuncular’, FIPRESCI’den ‘yılın en iyi filmi’ vb), niye bunca övgü, anlamıyorum. Almodovar’ın göklere çıkarılan olgunluk dönemi ürünleri olarak tabir edilen son dört filmini de ikişer kez izledim. “Konuş Onunla’yı çok sevdiğim için, diğer üçünü ise bu filmlerde bu kadar övecek ne buldular, ilk seyredişte yakalayamadım mı acaba?’ diyerek.
‘Dönüş’ün kadınları iyi anlattığı söylenenler arasında. Hayır, anlatmıyor, klasik kadınlığa övgü düzüyor o kadar. Bir yandan da kadın cinselliğini sadece bakılık bir düzeye indirgiyor. Erkekler ise gölge etmesinler yeter, onlardan başka ihsana gerek yok zaten. Filmin espri düzeyi de Gazanfer Özcan’dan kellice. E, bu kadar konuşmak fazla bile ‘Dönüş’e.