TARİH: 6 Ağustos 2011
GAZETE/DERGİ: Birgün
Müslüman çocuklara işkence yapmalı mı?
“Akılalmaz” adlı filmin orijinal adı “unthinkable” ve bu adın anlamı biraz farklı. “Unthinkable” düşünülmesi mümkün olmayan, düşünmesi bile korkunç olan anlamlarına geliyor. Akıl almaz ise daha çok şaşırtıcı, hayret verici bir olaya işaret ediyor. Filmin orijinal adının “düşünmesi bile korkunç olan” olmasının nedeni şu: Film, “masum Müslüman çocuklara ‘gerekirse’ işkence edilebilir mi?”sorusunu soruyor!!! Ve filmin verdiği cevap da düşünülemez denilenin de aslında düşünülebilir olması gerektiği yönünde. Yani masum Müslüman çocuklara da işkence etmek tartışılabilir bir şey filme göre. Evet, gerçekten “akılalmaz” bir film var karşımızda. İnsanlığın ve sanatın düştüğü en derin, en karanlık çukurlardan birinde yer alıyor bu film.
Tabii ki Müslüman çocuklara işkence etmeyi öyle damdan düşer gibi gündeme getiremezsiniz. İnsanlık o kadar da ölmedi yani! Ama sahneyi yeterince iyi bir şekilde kurar, binlerce insanın öleceği bir tehdit, somut ve mevcut bir tehlike yaratırsanız her şey tartışılır hale gelir. İşkence savunucularının klasik bir argümanı vardır ve işkenceyi hep bu argümanın arkasına saklanarak savunurlar. Argüman şöyledir: Diyelim ki elinizde bir terörist var. Bu terörist bir yere bir bomba yerleştirmiş. Bu bomba bir süre sonra patlayacak ve binlerce, milyonlarca kişi ölecek. Terörist bombanın yerini söylememekte direniyor. Öncelikle bombayı bulmalı ve sonra da etkisiz hale getirerek insanların hayatını kurtarmalısınız. Teröristi konuşturmak için “başka” ne yaparsınız? İşkenceyi henüz denemediyseniz, denemez misiniz?
Bu soruya “katiyen işkenceyi denemem” diye cevap vermek zordur. O zaman da işkence taraftarı sizi köşeye kıstırdığını ve zafer kazandığını düşünecektir. Ve bütün işkenceler bu sayede aklanmış olacaktır gözünde. Oysa yaşamın pratiğine baktığımızda bu hayali “terörist ve bombası” senaryosu bir kere bile gerçekleşmemiş, işkence ile insan hayatı kurtarma arasında bir ilişki tarih boyunca yaşanmamıştır. En büyük işkenceciler, Katolik Enkizisyoncular, Naziler, Türkiye’nin ve Latin Amerika’nın cuntaları ve polis teşkilatları, ABD’nin Ortadoğu’daki işgal güçleri hayat kurtarmak için mi işkence yaptılar? Bir keresinde bile patlamak üzere olan bir bombayı imha ettikleri oldu mu? İşkence muhalefeti sindirmek, ezmek, düşünce üzerinde baskı oluşturmak için egemenler tarafından kullanılan bir araç oldu; insan hayatlarını kurtarmadı, insanların hayatını mahvetti. İşkence kurbanları bir daha eski hayatlarına dönemediler, bir daha eskisi gibi sevip, eskisi gibi sevinemediler. Sakat kaldılar, öldüler. İşkencecilerin de bu süreç sonunda insan kalabildiğini düşünmemek gerekir.
“Akılalmaz” yukarıda sözünü ettiğim fantastik “bombacı terörist” senaryosu üzerine kurulmuş, gerçekçiymiş izlenimi vermeye çalışan ve senaryosu boşluklarla dolu bir film. Beyaz, Hıristiyan, eski asker bir Amerikalı hesapça Müslüman olmuş, Steven Younger olan adını değiştirip 11 Eylül uçak korsanlarından Yusuf Ata Muhammed’in adını almış ve Amerika’nın üç kentine nükleer bomba yerleştirmiştir. Bütün bunları tek başına yapmıştır. Neden ve nasıl Müslüman olduğu filmde açıklanmaz. Yine açıklanmayan bir nedenle de kendisini tutuklatmıştır. Yusuf’a “H” kod adlı bir uzman işkence yapmaya başlar. Ama ne işkence! Filmin mide bulandırıcı olduğunu söylemeliyim! Seyirciye bu yapılanlar başta iğrenç gelse de filmin her bir sonraki aşamasında, işkenceyi meşrulaştıran bir gelişme olur. Terörist Yusuf’un ağzından ABD politikalarına karşı temellendirilmemiş birkaç eleştiri sunularak seyircinin liberal duyarlılıklarına hitap edilir ve propaganda kaba sabalıktan çıkarılıp, inceltilir. İşkenceci devlet memurlarının da aslında insan oldukları, çocukları korudukları fikri aşılandıktan sonra, geriye tek çocuk katili olarak Müslüman eylemci kalır. Ve onun çocuklarına işkence yapmamanın bedelinin ne kadar yüksek olduğu gerçeğiyle seyirci baş başa bırakılır. Bu kadar alçakça, bu kadar pis bir film uzun zamandır görmemiştim. Bu filmin tek bir işlevi varsa o da en korkunç, en akıl almaz işkenceyi bile meşrulaştırmak, düşünülebilir hale getirmek.
“Akılalmaz” adlı filmi Türkiye’ye ithal edip, sinemalarda göstermek aklı alır bir davranış mı tartışılması gereken şeylerden biri de bu. Amerikan yapımı bu film, ABD’de bile gösterime girmemiş, doğrudan dvd piyasasına sunulmuş. Her film gösterime sokulamayacağına, buna maddi şartlar elvermediğine göre, film ithal ederken daha dikkatli ve seçici olmak gerekir. Müslüman mahallesinde salyangoz satmak çok iyi bir şeydir kanımca; ufuk açar. Müslüman çocuklara işkence yapılabilir fikrini satmak ise, hangi mahallede olursa olsun çok korkunç bir şey.